ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > 487 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın yürürlük maddesi üzerinde konuşması
15.04.2010
487 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın yürürlük maddesi üzerinde konuşması

MHP GRUBU ADINA YILMAZ TANKUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 487 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın yürürlük maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, akademik eğitim ve öğretim elbette fevkalade önemlidir. Bu bakımdan bizim yeni üniversite açılmasına karşı olmamız elbette ki mümkün değildir. Hiç kuşkusuz ki akademik eğitimin yaygınlaştırılması, daha fazla gencimizin üniversite eğitiminden faydalanması üniversite sayısının çoğaltılmasını gerekli kılmaktadır ancak bu yapılırken hedef ve amacın iyi belirlenmesi, ihtiyacın iyi tahlil edilmesi gerekmektedir diye düşünmekteyiz. Yani bir üniversite açılmasına karar verilirken eğitim ve öğretimde, ekonomide, sanayide, ticarette, teknolojide, bilişimde ve bunlar gibi diğer alanların alt kollarında ne kadar eğitmen, mühendis, ekonomist, tekniker, bilişimci ve diğer personele ihtiyaç vardır, bunların iyi hesap edilmesi, ona göre akademik eğitim ve öğretim planlamasının yapılması lazım gelmektedir yoksa bu ihtiyaçlar dikkate alınmadan açılacak her üniversitenin diplomalı üniversiteli sayısını artırmaktan, başka bir ifadeyle yeni diplomalı işsiz sayısını fazlalaştırmaktan başka hiçbir katkısı olmayacaktır.

Diğer taraftan, çok önemli bir husus da eğitim ve öğretimde var olan mevcut kalitenin sürdürülebilir olup olmadığıdır. Dahası, yeni bir üniversitenin mevcudu korumaktan öte var olan kaliteyi yükseltip yükseltmeyeceğidir. Yeni bir üniversite açılırken akademik eğitim ve öğretimde kalitenin daha da aşağı çekilmesine fırsat verilmemelidir. Bugün mevcut tablo çerçevesinde, birçok üniversitemizde hâlen pek çok alanda öğretim kadrosu ve fiziki imkânlar maalesef yetersizdir ve ne yazık ki üniversite diplomasına sahip milyonlarca gencimiz iş ve aş beklemektedir. Dolayısıyla, vatanına, milletine akademik unvanıyla hizmet edebilme fırsatı bulamamış, istikbalini işporta tezgâhlarında arama mecburiyetinde kalmış sayısız gencimiz mevcut iken, hesapsızca açılacak her üniversite, ülkemizin kaynaklarını israf etmekten, gençlerimizin yıllarını boşa harcamaktan, onların hayallerini yıkmaktan ve umutlarını sömürmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özel üniversitelerden daha ucuz eğitim imkânı olduğu için devlet üniversitelerinin çoğalması ise özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın ortak arzusu ve beklentisidir. Bu bağlamda, Bakanlar Kurulunda kararlaştırılan, Meclis gündemine de getirildiği ifade edilen, yedi ilimize yedi devlet üniversitesi kurulmasına dair tasarruf, ilk bakışta vatandaşlarımız için güzel bir haber gibi gözükmektedir. Ancak, bu tasarrufun, az önce dikkat çektiğim hususlar çerçevesinde değerlendirilmesini, Meclisimizin ve aziz milletimizin takdirlerine sunuyorum.

Bu noktada, bazı hususları, bazı çarpıklıkları da yüce Meclisin huzurunda sizlerle paylaşmak istiyorum. Yedi yeni devlet üniversitesinin kurulacağı iller belirlenirken illerin tespitinde, nüfus, talep ve ihtiyaçlarının pek dikkate alınmadığı gözlemlenmektedir. YÖK'ün teklifiyle, İstanbul'da Medeniyet, Ankara'da Yıldırım Beyazıt, İzmir'de Turgut Reis, Bursa'da Orhan Gazi, Konya'da Konya, Kayseri'de Kayseri, Erzurum'da Erzurum üniversitelerinin kurulması yönündeki tasarrufun, diğer illerin durumu dikkate alındığında adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde olduğunu söylemek maalesef pek mümkün değildir. Gönül ister ki adı geçen illerimizde çok daha fazla üniversitemiz bulunsun ve yine gönül ister ki bütün illerimizde kaliteli üniversiteler olsun. Ancak, vatandaşlarımızın da istek ve beklentisi, gerek Hükûmetin olsun gerekse bakanlıkların ya da Meclisin tasarrufuyla olsun, yapılacak yatırımlarda illerin gerçek ihtiyaçlarının dikkate alınmasıdır.

Kurulacak yedi devlet üniversitesinin il seçiminde hakkaniyet ölçüsünün kaçtığını çok bariz bir örnekle izah etmek istiyorum ve bu örneğe seçim bölgem olan Adana'yı göstermem ise, değerli arkadaşlar, hiç abartı olmayacaktır.

Daha önce de yüce Meclis çatısı altında dile getirdiğimiz gibi, Adana'da bugün sadece bir üniversite bulunmaktadır. 2 milyon nüfuslu ilimizde ikinci hatta üçüncü bir üniversite ihtiyacı had safhadadır.

Hâl böyleyken Adana'da bir vakıf üniversitesinin kurulması yönündeki çabalara karşılık, arsa tahsisi konusunda Maliye Bakanlığının işi savsakladığı hatta engellediği şeklindeki algılara neden olan tutumu Adanalı vatandaşlarımızın hâlen hafızasında ve Adanalı vatandaşlarımız bunu hâlen unutmuş değillerdir.

Bu güzel girişimin önündeki bürokratik engellerin bir kısmı şimdilik aşılmış gibi gözükmektedir. Bu vakıf üniversitesi türlü engellere rağmen kurulacak olsa bile, hâlen Adana'nın bir devlet üniversitesine olan ihtiyacı devam etmektedir çünkü Adana ülkemizin en büyük illerinden birisidir ve devamlı iç göç almaktadır. Çevresinde Osmaniye, Hatay, Mersin, Niğde başta olmak üzere pek çok ilimiz ile ulaşımda, ticarette, eğitimde doğrudan ya da dolaylı ama sürekli bir ilişki içerisindedir.

Eğitimin yapıldığı mevsimlerdeki ılıman iklimi, ulaşım imkânları, bereketli toprakları, özellikle soğuk illerimize göre daha kolay yaşanabilir olması, bu kentimizi yükseköğrenim görmek isteyen gençlerimiz için de cazip bir hâle getirmektedir. Ancak Adana'da benim de mezunlarından birisi olarak büyük bir mutluluk duyduğum sadece, bir tek Çukurova Üniversitesi bulunmaktadır.

Çukurova Üniversitesi 12 fakülte, 4 yüksekokul, 8 meslek yüksekokulu, 1 devlet konservatuvarı, 3 enstitü ve 23 araştırma ve uygulama merkeziyle ülkemizin gelişmiş üniversiteleri arasında yer almaktadır. 33 bin civarındaki öğrencinin eğitim gördüğü bu ilim yuvası, çevre ve hatta uzak illerimizin de baskısı altında olan 2 milyonluk bir kentte, takdir edersiniz ki, asla yeterli olmamaktadır.

Bazı rakamlara bakıldığında da belirlenen yedi ilimize karşılık, Adana'nın dışarıda tutulmasının asla adil olmadığı çok net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bakınız, 4 milyon 650 bin nüfuslu başkentimiz Ankara'da 4'ü devlet, diğerleri vakıf, TSK ve emniyete ait olmak üzere 16 üniversite bulunmakta ve yaklaşık 290 bin kişiye 1 üniversite düşmektedir. Nüfusu 13 milyon civarında İstanbul'da 7'si devlet olmak üzere toplam 33 üniversite bulunmaktadır. Yakın zamanda yeni vakıf üniversiteleriyle birlikte bu sayı 40'ı bulacak ve 325 bin kişiye 1 üniversite düşecektir. Diğer taraftan, yeni kurulacak üniversitelerle birlikte İzmir'de 552 bin, Konya'da 500 bin, Erzurum'da 400 bin, Kayseri'de 400 bin ve Bursa'da ise 1 milyon 250 bin kişiye 1 üniversite düşecektir ve ne yazık ki, toprağından bolluk ve bereket fışkıran, güneyimizin incisi, tarım ve sanayi kenti olan Adana'da ise 2 milyon kişiye sadece ve sadece 1 üniversite düşmektedir.

Az önce Komisyon Başkanımız Sayın Sağlam buradan ifade etti, ortalama her 500 bin kişiye 1 üniversite düşmesinin olumlu olacağına dair beyanlarda bulundu. Bu sözler çerçevesinde de Adana'ya büyük bir haksızlık olduğunu buradan, yeniden kendilerine hatırlatmak istiyorum.

Dolayısıyla, adı geçen illerimizin bir kısmı gerçekten yeni bir üniversiteye ihtiyaç duyabilir ve bizim buna da hiçbir itirazımız olamaz ancak bazı illerimize de fazlasıyla bir pozitif ayrımcılık yapıldığı, öbür yandan Adana örneğini dikkate aldığımızda ise, Adana'ya fazlasıyla negatif bir ayrımcılık yapıldığı da çok net olarak ortaya çıkmaktadır.

Az önce söylediğim rakamlar ışığında yeni bir devlet üniversitesini en çok hak eden ilin Adana olduğu açık bir gerçektir. Şimdi buradan Sayın Bakana sormak istiyorum: İllere yeni devlet üniversiteleri kurulurken hangi ölçütler dikkate alınmaktadır? Mevcut istatistikler çerçevesinde Kayseri'ye ve diğer bazı illerimize sağlanan bu özel ayrıcalığın sebebi, nedeni nedir? Mevcut istatistikler ve konumu itibarıyla Adana bu yedi il arasında niçin yoktur? Vakıf üniversitesi kurulmasının önüne çıkarılan engeller de dikkate alındığında, Adana'ya yapılan bu haksızlığın özel bir sebebi ve nedeni var mıdır? Bu sorular sadece benim değil 2 milyon Adanalı adına on binlerce vatandaşımızın kafasındaki suallerdir.

Sayın milletvekilleri, sözlerime son vermeden önce iktidar partisinin Adana milletvekillerine de seslenmek istiyorum: Adana Ticaret Odasının girişimleriyle bir vakıf üniversitesinin kurulması için gerekli olan arsa tahsisi konusunda Maliye Bakanlığının ve Millî Eğitim Bakanlığının yapıcı olmayan yaklaşımları, hatta engellemeleri söz konusu idi. Biz muhalefet olarak bu sorunu hep takip ettik ve gündemde tuttuk, gündeme getirdik.

Kamuoyunun da baskıları sonucu bu sorun şimdilik belirli bir ölçüde aşılmış gibi gözükmektedir. Sizler iktidar partisinin Adana milletvekilleri olarak bu problemler yoğun bir şekilde yaşanırken Adana'da kamuoyunun önüne çıkamadınız. Ancak ne zamanki bu sorun çözüm sürecine girmeye başladı, işte o zaman basının karşısına geçip Adanalıya hâlen henüz gerçekleşmemiş olan üniversite müjdesini verdiniz.

Şimdi yine kurulması planlanan devlet üniversiteleri konusunda da Adana'nın AKP İktidarı tarafından dikkate alınmaması karşısında AKP Adana milletvekili olan arkadaşlarımız sessiz kalmakta ve Adana'nın hakkını savunmamaktadırlar. AKP'nin Adana milletvekili olan arkadaşlarımıza buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum: İşte Meclis, işte kürsü, işte mikrofon, susmayınız, geliniz bu haksızlığa karşı olduğunuzu samimi olarak ilan ediniz. Böyle yapınız ki Adanalı hemşehrilerimiz de, biz de sizleri alkışlayalım diyor, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.


,